27 Mart 2017 Pazartesi

Filmler & Dizi - Şubat 2017

Lion



Dev Patel, Hindistan, gerçek olduğunu kabul etmekte zorlandığımız hayatlar. Filmin ilk yarısında hissettiğim net olarak buydu: gerçek olduğunu bildiğim halde kabullenemedim.

Hindistan’ın bir köyünde yaşayan 5 yaşındaki bir çocuk kayboluyor. Öyle sokakta oynarken bir yere takılmak değil gerçekten kayboluyor, ailesinin kim olduğunu bulamıyorlar, nerede yaşadığını anlayamıyorlar. Evlatlık veriliyor, genç bir adam oluyor ve evini bulmaya karar veriyor.

Filmin sonunda gerçek hikayedeki insanları görünce çok duygulandım, ve her yıl Hindistan’da ne kadar çok çocuğun kaybolduğu ile ilgili yazıyı görüp, filmin ilk yarısında Saroo’nun başından geçenleri hatırlayınca da donup kaldım. Etkileyici ve çok akılda kalıcı bir filmdi.

Manchester by the Sea



Fragmanını izlediğimde çok da haz etmemiştim ama izleyince filmi çok beğendim. Casey Affleck gerçekten harika oynuyor. Karakterin donukluğu, hissizliğinin altında yatanları fark ettikçe, Casey Affleck’e de hayran kaldım.

Ben hikâyede gizemin korunmasını, detayların kronolojik olmayan sırayla verilmesini çok seviyorum. Manchester by the Sea’yi de bu açıdan çok sevdim, karakterler için bir süre “Ne olmuş bu adama ya?” diye düşündürüyor, sonuçta da hiçbir açık nokta bırakmıyor.

Lego Batman Movie



Sevdim :). Çocukların anlayamayacağı Batman esprilerinin olmasını sevdim, AFOL’ları es geçmemeleri hoşuma gitti. Oyundaki gibi kenarda pıtır pıtır bir şeyler inşa etmelerini, Bruce Wayne’i, Batcave’i, Robin’i çok sevdim. Esprili, eğlenceliydi.


Moonlight


Bu filmin gay ve siyah kontenjanından bu kadar çok konuşulduğunu düşünüyorum. Evet sıkılmadım, bu kadar çok adaylığı olup ödül aldığı için izlemem gereken bir filmdi ama benim anlayıp kendimi yakın hissedeceğim ya da etkilendiğim hiçbir şey olmadı.

Their Finest


If Bağımsız Filmler Festivali’nde izledik, ben çok sevdim. İnternette vardır, mutlaka izleyin.

2. Dünya Savaşı sırasında Londra’da geçiyor film. Catrin, bakanlığın propoganda içerikli filmler hazırlamakla görevli ekibinde işe alınıyor. Kadınların yan karakter olarak görüldüğü bir dünyada, hem işte hem aşkta böyle olmadığını kanıtlayıp kendine yer ediniyor. İster dönem filmi olarak izleyin, isterseniz romantik bir aşk filmi, ya da “Girl Power” hikayesi, her açıdan tatmin eden bir senaryosu var.

John Wick 2


John Wick’i tahmin ettiğimden çok daha güzel bulmuştum, ikinci filmde ise tam tersi oldu. Unuttuğumu düşünerek ilk filmi tekrar izleyip ikinciye öyle gittim, belki bu beklentimi iyice arttırdı. Sevdiğim karakteri tekrar görmek güzeldi ama Boogie Man efsanesinin bu kadar zorlanmasından hoşlanmadım.

Split


M. Night Shayamalan’ı The Sixth Sense ve The Others çizgisinde daha çok seviyordum. Unbreakable’ı sevsem de konu tarzının değişmesinden hoşlanamadım bir türlü. Split’i de izlemeden önce Unbreakable’ı izleseniz iyi olur, hatta M. Night Shyamalan’ın diğer filminin de hepsini bir üçleme haline getireceği söyleniyor.
Hikâyeyi çok sevdim aslında, yıllar önce çoğul kişilik bozukluğu ile ilgili bir kitap okumuştum, filmdeki her detayı ilgiyle takip ettim ve çok gerçekçi buldum. James McAvoy çok iyiydi, karşımda Charles Xavier'in olduğunu fark etmedim bile.


Dizi

Bu ay sonunda Black Mirror'ı bitirebildim. Bir de Masum'u izledik, çok güzeldi.

Black Mirror

Üçüncü sezonu izlemeye başlayalı uzun süre oldu aslında ama her bölümün farklı bir hikaye olması nedeniyle başlayınca arka arkaya izleyip hemen bitirmek içimden gelmiyor. Ara ara izledim ve en sevdiğim sezon bu oldu. Christmas Special harikaydı, ilk iki sezonda da çok beğendiğim bölümler var ama sezonun bütünü olarak değerlendirecek olursam en iyi sezon bu. Zaten 6 bölüm olunca yeni bir dizi sezonuna başladığımı idrak edebildim. Üç bölüm olunca hemen bitiveriyor, film izlemiş gibi oluyorum.



Bu sezondaki bölümleri daha gerçekçi ve tedirgin edici buldum. Tedirgin ediciydi çünkü şu anki hayatlarımıza çok yakındı. Beşinci bölüm olan Men Against Fire, favorim. Başlangıçta biraz ağır ilerliyor, sıkılabilirsiniz ama ortalara doğru çözülünce öyle bir çözülüyor ki Vay be! diyorsunuz. Biraz sabredin :).



Masum


Masum, Blutv'de üyelik ile izleyebileceğiniz bir dizi. Senaryosu Berkun Oya'nın, yine onun yazdığı Bayrak isimli tiyatro oyunundan uyarlanmış. Kadro muhteşem, oyunculuklar harika, konu çok ilgi çekici. 
40-50 dakikalık sekiz bölümden oluşuyor, hem süre hem akış itibariyle Türk dizileri gibi değil. Her bölüm bir şeyleri merak ederek, "Aa bu böyle miymiş!" diyerek geçiyor.

Bundan sonra söyleyeceklerim dizinin sonu ile ilgili, izlemeyenler okumasın :).


Berkun Oya'nın Son dizisini de çok seviyordum, finalini apar topar bitirilmesine karşı bir tepki olarak düşünmüştüm. Masum'u izledikten sonra, Berkun Oya'nın final konusunda kötü olduğuna kanaat getirdim :). Dizi boyunca ilerleyen heyecanı sonunda da beklemek hakkımızdı bence, bir bölüm önce açığa çıkmış bir olayın Usual Suspects finali gibi sunulması sinirimi bozdu. 



Şubat detayları için buraya
Şubatta okuduklarım için buraya
Şubatta gittiğimiz tiyatrolar için buraya
Tıklayabilirsiniz


450 


2 yorum:

  1. Their Finest filmini aldım hafızama mutlaka izleyeceğim. Masum dizisini izlemek istiyorum ama üyeliğim yok. Sanırım bir süre bekleyeceğim. John Wick 2'yi sinemada izlemediğime sevindim sayende. Ama internete düştüğünde merakımı gidermek için izlerim. Tavsiyelerini seviyorum canım Seçil. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aylar sonra açtım Blogger'ı :).
      Çok teşekkür ederim, ben de senin filmlerini kaydediyorum sürekli izleme listeme :).
      Masum'u ben de üyeliksiz izledim :D. Torrentte var sanırım :).

      Sil