18 Ekim 2016 Salı

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları - Kitap&Film



Kitabı bir yıl beklettikten sonra “Aman filmi geliyor!” diye heyecanlanıp başladım. Sürükleyiciliği ve kolay okunması, soğuk algınlığım ve spoiler alerjim ile birleşince çabucak da bitirdim. Maazallah filme gitmekte birkaç gün daha geciksem, film ile ilgili bir yoruma denk gelmeyeyim diye kendimi helak edecektim, ne gerek var yani.

Her yere yazdım ama kaçırdıysanız, kitaba başlayamama/okuma hikâyem de şurada.

Ben şimdi size kitaptan ve filmden bahsedeceğim.

Kitap Harry Potter’ın izinde giden heyecan dolu bir hikâye. 16 yaşındaki Jacob, dedesinin büyüdüğü yetimhaneyi bulmak için bir yolculuğa çıkıyor. Küçüklüğünde dedesinden dinlediği hikâyelerdeki, tuhaf çocukların yaşadığı yetimhaneyi. Tuhaf çocuklar derken, ellerinden ateş çıkaran, tek eliyle koca bir kayayı kaldırabilen ya da görünmez olan çocuklar. Kitaptaki o meşhur fotoğraflar da burada giriyor devreye, dedesi hikayesini anlatırken Jacob’a çocuklardan birkaçının fotoğraflarını da gösteriyor.

Benim kitabı okuma kararsızlığım da bu fotoğraflar yüzündendi :). Üzerinde ufak tefek oynamalar olduğunu bilsem bile, eski fotoğraflar beni oldum olası ürkütür. Bir de üzerine hepsinin koleksiyonerlerden toplanan gerçek fotoğraflar olduğunu öğrenince, kitabı okurken de fotoğrafların beni çok gereceğini düşünmüştüm. Korkulacak bir şey yokmuş aslında.

Yazar Ransom Riggs fotoğrafları hikâyeye o kadar ustaca dâhil etmiş ki, okurken görüntüler çok olağan geliyor. Sonuçta bunu hepimiz yaparız, camdan bakarken sokakta yürüyen birinin nereden geldiğini, nereye gittiğini hayal etmek gibi. Eski bir fotoğraf görünce de ne zaman, nasıl çekilmiş olabileceğini düşünürüz. Ransom Riggs’in yaptığı ise Özellikle birkaç fotoğrafa yazdığı öyküye hayran kaldım, o fotoğrafa bakıp da asla öyle bir şey düşünemezdim :) (Kitabı okuyanlar için: mesela Bronwyn’in fotoğrafının hikayesi)

Fotoğraflardan bağımsız olarak da hikaye çok sürükleyici ve eğlenceli, böylece de çok kolay okunuyor. Aslında bu heyecan kısmının beni sıktığı anlar oldu. Jacob’ın yapması gereken ya da sorması gereken çok net bir şey var mesela ama yapmıyor ya da sormuyor. Öyle başına bir iş geldiği için falan da değil, yemek yemekten, sohbet etmekten, etrafta gezinmekten “fırsat bulamıyor”. Bu heyecanı devam ettirmek için özellikle tercih edilmiş, bir gizem parçalara bölünmüş, her 15 sayfada bir, bir detayını öğreniyoruz. Ama dediğim gibi bir yerden sonra bu beni artık sıkmaya başladı. Neyse ki sonuna doğru tempo oldukça hızlandı da kitap bittiğinde kapağı memnun kapattım :).


Bu tür ile ilgileniyorsanız ya da en azında bir Harry Potter kitabı okumuş ve hoşlanmışlığınız varsa kitabı mutlaka okuyun. İyi vakit geçireceğinizden eminim.

Film içinse biraz daha farklı tavsiyelerim olacak.

İşin içinde Tim Burton olduğu için kitap ile hiç ilginiz yoksa bile izleyebilirsiniz. Ben kitabı okuyup izlemeyi tercih etmiştim, hatam ise filmden kitabın birebir uyarlamasını beklemek oldu. Siz yapmayın :).

İlk yarıda film kitap ile paralel ilerliyor ama olayların çoğu ya atlanmış ya da çok hızlı ve üstünkörü geçiştirilmiş. Ben de oturmuş kitapta okuduklarımı Tim Burton çılgınlığı ile perdede görmeyi beklediğim için ilk bir saat bocaladım ve filme konsantre olamadım. Sürekli “Şu arada şöyle oluyordu aslında önemliydi.”, “Bunu niye değiştirmiş ki?” diye düşünüp durdum.

Filmin ikinci yarısı ise kitaptan tamamen ayrıldı da rahatladım :). Tim Burton şov yapmıştı, ilk yarıda bulamadığım görselliği bana fazlasıyla verdi ve tıpkı kitapta olduğu gibi bittiğinde çok mutluydum. “Keşke kitaba bağlı kalsaydı” dediğim birkaç sahne var, ama bu hali daha kötü olduğu için değil. Kitabı okurken hayal ettiğim sahneleri Tim Burton nasıl gösterirdi onu merak ettiğim için.

Yani diyeceğim odur ki, kitabı okuyup da filmden aynısını beklemeyin. Zaten mantıklı düşününce insan fark ediyor ki, film kitabın birebir hali olsaydı bu sefer de “Tim Burton çeke çeke bunu mu çekmiş, Harry Potter gibi olmuş.” diyecektik. Siz kitabın konusundan esinlenilmiş bir hikâye izleyeceğinizi bilerek gidin, ilk yarıyı atlatıp ikinci yarıdan keyif almaya bakın.

Kitap da film de beni tatmin edince, ben de hemen ikinci kitabı aldım. Okumak için ikinci filme kadar beklememeye kararlıyım aslında da bakalım artık kısmet.



169, 163, 453, 450

0 yorum:

Yorum Gönder