3 Haziran 2015 Çarşamba

Kıymetlim :) - Moleskine



İlk Moleskine’imi alalı yaklaşık on sene oluyor sanırım. Mavi ipek kapaklı cep boyunu görüp vurulmuştum Moleskine’lere. Van Gogh Museum serisindendi, jelatini söküp içine baktığımda hiç hayal kırıklığına uğramamıştım, sayfaları da kapağı kadar güzeldi. Defterim hala tertemiz duruyor, içine ne yazacağımı bilemedim, kıyamadım da, birkaç sayfası dolu sadece.




Ben renkli ile başladım ama bu seri aslında ilk renkli Moleskine’lerdenmiş, ilk önce sadece siyahlar varmış, sonra da kırmızı defterler çıkmış. Kronolojik sırayla tersten gittim, ilk olarak mavi sonra kırmızı en son siyah Moleskine’im oldu. İkinci defterim kırmızı günlük ajandaydı, yine cep boyu, çizgili. Günlük olarak kullanamadım, ben de normal defter gibi kullanıp okuduğum kitaplardan sevdiğim cümleleri yazdım.



Üçüncü defterim ise yine cep boyu ve yine çizgiliydi, bu sefer ajanda ya da özel seri değil siyah kapalı düz defter. Bunu bir nevi günlük gibi kullanmaya başladım, düzenli yazmasam da günlük yazacağım zaman bu defteri kullanıyordum. Aradan altı ay da geçmiş olsa, bir şey yazmak istediğim zaman defterde kaldığım yerden devam ediyordum. Bu karardan sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi, düzenli yazmayı bıraktım diye günlük tutmaktan tamamen vazgeçmeyince defterler sırayla bitmeye başladı, bitirdikçe yenisini aldım.



Genelde bir siyah bir kırmızı olarak sıralamıştım, erkek arkadaşım yine Van Gogh serisinden turuncu kapaklıyı hediye etti, farklı olarak arada onu da bitirdim. Hep çizgili ve cep boyu kullanıyordum, bana en rahat o geliyordu, ufaktı kucağımda bile yazmak kolay oluyordu.



Cep boyları çok çabuk bitmeye başlayınca normal boy siyah günlük ajanda aldım. Defteri ilk aldığımda oluşan heyecan sayesinde bir süre düzenli yazabildim, ama sonra ipin ucu kaçtı, ben de yine normal defter olarak kullanmaya başladım. Şu an günlük olarak hala onu kullanıyorum, ama özel seriler de çıkınca Moleskine’lerimin sayısı –özellikle kullanmadığım Moleskine’lerimin sayısı- baya arttı.



Özel seri ilk defterim ağbimin doğum günü hediyesiydi, Lego’lu defterim. Lego serisinin diğer defterlerine çok baktım ama en güzeli benimki, hiçbirini beğenmedim, almaya gitmedi elim. Uzunca bir süre sürekli yanımda taşıdım, not almak için kullanıyordum. Daha sonra bakar veya araştırırım diye notlar, alacağım kitaplar, çekilecek filmler, almak istediğim bir şey nerede hangi fiyata satılıyor, hepsini yazıyordum. Ama fark ettim ki yanımda taşıdığım için çok kirlenmeye başladı, sarı Lego parçasının üzerinde siyah lekeler oldu. Ben de haftalık ajandamı yanımda taşımaya başladım, bu defterimi de Lego defteri yaptım. Mini figürler ile ilgili notlar (touch guide için), ebay satıcıları, fiyatlar gibi şeyleri bu deftere not alıyorum, hem böylece çabuk da bitmeyecek daha fazla kirlenmeyecek de :).




Her ne kadar Lego farklı ilk Moleskine’im olsa da özel serilere kendimi kaptırmam Peanuts serisi ile oldu. Her modelini ayrı ayrı beğendim ve bu seri sayesinde sonunda ajanda tutabilmeye başladım :). Cep boyu haftalık ajandasını aldım, sarı rengi de çok hoşuma gitti, kapağındaki karikatür de. Lucy’nin özgüveni, beyzbol oynayamamasına rağmen her maça ısrarla çıkması bana ilham veriyor :).




Mayıs ayına girdik hala düzenli olarak kullanıyorum, ajandadan çok mini bir günlük halini aldı ama. Program yapmak yerine daha çok bir önceki gün ne yaptığımı kısaca yazıyorum, sağdaki boş sayfaya da notlar alıyorum, daha sonra bakacağım internet siteleri, kitaplar, filmler, fotoğrafını çekeceğim sahneler, blog için yazmayı düşündüğüm konuların notları.




Mavi haftalık normal boy ajandam ise geçen senenin, Amazon’da ucuzladığı için aralık ayında aldım :). Ofiste iş için kullanmak için istedim, kapağı da ofis masası için çok uygun.





Tarihleri değiştiririm diye düşündüm, zaten genelde bir haftaya dair hatırlatmalar yazarım kendime, “Pazartesi şunu yap.” “Perşembe bunu unutma gibi.” tarihlerin çok da önemi olmuyor o zaman, bir hafta için tablo olsun yeterli. Ama pek kullanamadım, eski işimi düşünüp almıştım, orada bu tip ajandalardan çok kullanmıştım, iş değiştirince pek gerek kalmadı. Yine de hiç pişman değilim, kapağını çok beğendim çünkü, bir şekilde kullanırım ben onu :).



Buradan sonrasında da kapağını çok beğenip alarak kullanmaya henüz kıyamadıklarım var :). Yine Peanuts serisinden bu beyaz kapaklıyı da çok beğenerek aldım. Günlük ajanda ama hiç kullanmadım :), zamanının geçmesi çok önemli değil defter olarak kullanacağım zaten.



Mickey ve Minnie serisini ise Peanuts kadar beğenmedim, ama iyi de oldu böylece bu seriden tek defter alarak yırtmış oldum. Aslında kırmızı çok sevmem, Minnie ve Mickey söz konusu olduğunda da Mickey’i tercih ederim ama bu seride siyahlar gözüme çok karanlık geldi, sevemedim. Mickey’li olanların ise normal Moleskine’lerden pek bir farkı yok, defterin üzerinde kabartma desenleri var, pek belli olmuyor.

kırtasiye



Kırmızı Minnie’yi ise çok sevdim, canlı canlı, puantiyeli çok sevimli. Bu kapakla hem günlük ajanda vardı, hem de çizgisiz defter, ben defteri aldım. Nasıl olsa ajandayı da defter olarak kullanıyorum :).





Star Wars serisine bulaşmam ise tamamen cin fikirlilikten oldu. Amazon ve Ebay’de Moleskine’lere bakarken Yoda’nın sözü “Do. Or do not. There is no try.” yazan defterin çok pahalıya satıldığını fark ettim.


Hiçbir yerde kalmamıştı, bu nedenle satıcılar ellerindekileri çok daha pahalıya satışa çıkarmıştı. D&R’da ise aynı defter stokta vardı ve normal fiyattan satılıyordu. Ben de tabi ki ebayden satarım diye cin fikirlilik yaparak hemen bir tane aldım. Ama sonra elim gitmedi, ebay’de satış sayfası bile açmadım. En sonunda da jelatinini çıkardım, hala kullanmadım gerçi ama bir iki fotoğrafını çekip kendime ayırdım :).



Hobbit özel seri deftere ise Star Wars defterinin fiyatını keşfettiğim Amazon araştırmalarım sırasında vuruldum. Kapağı, ilk sayfaları, içinden çıkan haritası ile özel seri tabirini hak ediyor.


 Amerika’daki arkadaşıma kargolatarak aldım, Türkiye’ye gelirken bana getirdi. Çok ucuz olmasa da Türkiye fiyatına göre oldukça uygun oldu. Bu defteri de hala kullanmadım tabi ki, Yüzüklerin Efendisi serisini tekrar okumaya başlayacağım, bu sefer bitirebilirsem kitapta sevdiğim cümleleri yazmayı düşünüyorum.



Siyah ve kırmızı ile kalsaydı Moleskine’e olan ilgim bitebilirdi, Leuchtturm 1917 renkleri ile tahta oturdu bile. Ama Moleskine özel seriler ile bu açığı kapatıyor, çok popüler temalarda güzel defterler çıkarıyorlar, her zaman almak istediğim bir Moleskine oluyor. Ayrıca Moleskine’in internet sitesi sayesinde oluşturduğu bir bağlılık da var, MyMoleskine   sitesinde her ay bir yarışma düzenleniyor ve kullanıcılar çok güzel çizimler ekliyorlar. Templates kısmından ise kitap ayraçları, ajanda sayfa düzenleri, kareli,çizgili,noktalı sayfa şablonları PDF olarak indirilebiliyor, çıktı alıp kesip yapıştırarak kullanabiliyorsunuz. Ben birkaç ayracın çıktısını aldım, yapılmak için keyfimin gelmesini bekliyorlar :).


976, 735

0 yorum:

Yorum Gönder