4 Mayıs 2015 Pazartesi

Silo - Wool



Türkçe basımındaki büyük Silo yazısı kitap ismi konusunda yanıltıyor aslında, Silo üç kitaplık bir seri, serinin ilk kitabının adı ise Wool. Yazarı Hugh Howey 2011 yılında Wool adında kısa bir hikaye yazıyor ve Amazon’un Kindle için başlattığı Direct Publishing (yazar ve yayıncıların kitapları Kindle için aracısız, hızlı ve kolay olarak yayınlamalarına olanak sağlayan platform) ile yayınlıyor. Çok tutulunca hikâyenin devamını da yazmaya başlıyor, Ocak 2012’ye kadar Wool’un tüm bölümlerini yazıp bitiriyor ve yayınlıyor. Aynı yıl bölümler kitap olarak da basılıyor ve sonrasında serinin ikinci kitabı Shift ve üçüncü kitabı olan Dust çıkıyor.


Aslında ben seriden ve kitaptan bihaberdim, ağbim aldı ve okumaya başladı. Daha kitabı kendi bitirmeden bana konunun Fallout’a çok benzediğini söyledi ve sadece ilk bölümü okumam için elime tutuşturdu. Kitabın ilk bölümü yukarıda bahsettiğim kısım, Hugh Howey’nin Wool adındaki çok tutulan hikâyesi. Bu tip hikâyelere ilginiz de varsa ilk kısım çok hoşunuza gidecektir, çok tanıdık bir hikâyeyi şaşırtıcı bir hale dönüştürmüş, sonunda doğru anlayıp anlamadığınızdan tam da emin olmayarak “Vaay” nidasını atıyorsunuz. Kitabın devamı da bu başlangıç kısmından sonraki olaylar olarak sürüyor.

Konu itibariyle kitap post-apokaliptik zamanda geçen bir distopya. En azından ilk kitapta neden ve nasıl olduğunu henüz bilemesek de atmosfer zehirli bir gaz ile doludur ve bu yüzden yer yüzünde yaşam mümkün değildir. İnsanlar yerin altında kurulmuş yüzlerce kattan oluşan Silo’da yaşamaktadır. Alt katları oluşturan En Derin’de Silo’nun devamlılığını sağlayan mekanik sistemler ve onların çalışmasından ve tamirinden sorumlu mekanikerler, orta katlarda Silo halkı, yukarılara doğru tarım bahçeleri, Silo’nun güvenliğinden sorumlu Şerif ve yardımcısı, Silo Başkanı, Silo’nun beyni IT birimi bulunmaktadır. Kâğıdın pahalı olması ve katlar arasında eşya ve not taşıyan Taşıyıcılar’ın güvenilirliğinin sorgulanır olması nedeniyle Silo halkı arasındaki iletişim kısıtlıdır. Doğumlar Silo yönetiminin kontrolü altındadır, çiftler çekiliş ile bebek hakkı kazanırlar. Suç işleyenler Silo’dan dışarı Temizlik’e gönderilmektedir. Kısıtlı bir süre boyunca onu zehirli gazlardan koruyacak bir kıyafet giydirilir ve Silo’ya görüntü sağlayan kameraların üzerindeki toz tabakasını temizlemek üzere dışarı çıkarılırlar. Kıyafet bir süreliğine korusa da temizliğin nihai sonucu ölümdür.

Bu şartlarda Silo’da yaşayan insanlar bu düzenin kendilerini korumak için olduğuna inanmışlardır. Ama Şerif Holston, karısının bilmemesi gereken şeyleri öğrenip kendi isteği ile temizliğe gitmesi üzerine konuyu araştırmaya başlar ve keşfettiği bilgiler nedeniyle o da dışarı çıkmak ister. Şerif Holston’ın temizliğe çıkması ile son bulan ilk bölümden sonra kitap geride kalanların hikayesi olarak devam ediyor. Daha önce alt katlardan biri Şerif olarak atanmamış olsa da, Başkan mekanikerlerden Juliette isimli bir kadının Şerif olması için çalışır. Juliette de siloda birçok şeyin aslında onlara anlatıldığı gibi olmadığını fark eder ve araştırmaları ve kuşkuları silodaki diğer insanlara da yayılarak olayların büyümesine neden olur.

163

Konusu tanıdık gelse de kitap asla bilindik olay örgüsü ile ilerlemiyor. Heyecanı yüksek tutan ve okudukça insanı meraklandıran bir kurgusu var. Birçok kez hiç beklemediğim olayların bir anda gerçekleşmesi ile beni oldukça şaşırttı, spoiler verip tadını kaçırmamak için daha fazla detaya girmiyorum :).

Benim için tek eksisi var, gereğinden fazla uzun olması. Aslında detay sayılmayan çok fazla detay var kitapta, bazı bölümlerde karakterlerin her hareketi anlatılıyor, bu da beni oldukça sıktı açıkçası. Kaç merdiven çıktığı, ne zaman su içtiği, nereye baktığı, hangi noktada ne gördüğü hepsi anlatılıyor, bu da kitabı baya uzatıyor. Aslında ortamı, Silo’daki hakim olan havayı anlatmakta çok başarılı ve bunu yaşatmak için bu detaylara gerek de yok aslında. Böyle detaylara girilmiş olmasının nedeni bölüm bölüm yazılıp yayınlanması da olabilir, her ay yeni çıkacak bir bölümü okuyacak olsam bu rahatsız etmeyebilirdi. Ama kitabın tamamı elimdeyken ara ara sıkılıp birkaç gün hiç okuyamadığım dönemler oldu ve bitirmem bu kitap için gerekenden daha fazla sürdü. Daha kısa ve daha yalın olmasını isterdim, bunun haricinde güzel bir kitaptı.

Serinin diğer kitapları henüz Türkçeye çevrilmemiş. İkinci kitabın adı Shift. İlk kitaptaki Silo döneminin öncesini, bu yapının neden ve nasıl kurulduğunu anlatıyor. Kitabın açıklamasında travmatik etki yaratan bir olayı insan hafızasından silmeye yarayacak bir hap keşfedildiğinden bahsediliyor. İnsanlık, kendi sonunu getirecek bir olaya neden oluyor ve bunun olduğunu unutabilmesini sağlayacak keşfe de sahip.

169

Üçüncü kitap ise Dust. İlk kitap Wool’dan sonraki dönemi anlatıyor. Wool’da hikâyesini okuduğumuz Silo’nun, Shift’te kuruluşu, Dust’ta ise çöküşü anlatılıyor.


Shift’i merak ediyorum, büyük ihtimalle Türkçeye çevrilip çevrilmeyeceği ile ilgilenmeyip orjinalini okuyacağım. D&R ve ideefixe’de temin edilemiyor olarak gözüküyor, Amazon’da ise 16$. Wool’da merak ettiğim birçok konu yanıtsız kaldı. Kitapta, neler oldu da Silo’lar kuruldu ile ilgili ufak ipuçları var ama doğru düzgün bir tahmin yürütmeye yetecek kadar bile değil. Bu yüzden Shift’i okumak istiyorum, onu bitirdikten sonra üçüncü kitabı okuyup okumayacağıma karar vereceğim. Eğer Shift de Wool gibi gereksiz uzunsa açıkçası üçüncü kitabı okuyacağımı pek sanmıyorum, Silo’nun yıkılışı çok da ilgimi çekmedi zaten :). Bu arada üçüncü kitabın orjinali (Dust) D&R’da satışta ve 22.50TL. Amazon fiyatı 14.6$ zaten, D&R’dan almak çok daha mantıklı. Wool içinse illa orjinali tercih etmeye gerek yok, Türkçe çevirisi oldukça güzel.

Siz yine de benim uzun dememe çok takılmayın Wool’u okuyun, güzel bir kitap. Sadece şaşırtmacaları için bile okumaya değer. Eğer uzayan detaylardan siz de sıkılacak olursanız, o kısımları göz gezdirerek de geçebilirsiniz zaten, ben öyle yaptım :).


0 yorum:

Yorum Gönder