20 Nisan 2015 Pazartesi

A Few Cubic Meters Of Love - Küçük Bir Aşk Hikayesi

450
İran’da yaşayan Afganistan doğumlu Cemşit Mahmudi’nin senaryosunu yazıp yönettiği film, Tahran dışında eskici görünümlü bir atölyede geçiyor. Kaçak Afgan mülteciler burada hem çalışıp hem de atölyenin yanındaki tenekeden yapılma gecekondularda aileleriyle birlikte yaşıyor. İranlı çalışanlara göre çok çok düşük maaş alan mülteciler, ara sıra gerçekleşen polis baskınlarında her şeylerini toplayıp kaçarak dizlerine kadar suya girdikleri bir atık borusunun içine saklanıyorlar. Arka planını savaş yüzünden ülkesinden kaçmış Afgan mültecilerin oluşturduğu filmde İranlı Saber’in Afgan Maruna ile olan masum aşkını izliyoruz.

İranlı Saber kimsesiz ve Afganlar gibi o da atölyede yaşıyor. İranlı çalışanların Afganları sevmemesine, Afganların da kendi kapalı toplumlarında yaşamasına rağmen, Afgan işçiler Saber’i kabullenmiş. Ancak yine de Marona aşklarını babasının öğrenmesinden çok korkuyor. Saber ile Marona atölyenin yan tarafındaki alanda duran boş konteynırların içinde gizlice buluşuyorlar. Marona Saber’e yemek getiriyor, sohbet edip hayaller kuruyorlar. El ele bile tutuşmuyorlar, öyle ki Saber Marona’nın avucunun içine çiçek çizerken eline hiç dokunmadan kalemi yukarıdan tutuyor.
Kaçak oldukları için az maaş almaları ve derme çatma evlerde yaşamak zorunda olmalarına rağmen Afganların onurlu bir hayat için çabalamaları da filmin öne çıkan diğer tarafı. 

453

“Afganistan’daki uzun süreli yıkıcı Sovyet işgali birçok Afganı sürgüne zorladı. Kaçanların çoğu İran veya Pakistan’a sığındı. Bu mülteciler toplumsal konumları da dahil sahip oldukları birçok şeyi kaybetseler de, onurlarını hiç kaybetmediler. Ailemle ben de bir süre önce İran’da mülteciydik; çocukluğumuz ve ilk gençliğimiz orada geçti. Kardeşim Nevit’le birlikte âşık olduğumuz sinema, bize umut ışığı ve kaçış yolu oldu. Küçük Bir Aşk Hikâyesi de bizim ilk uzun metrajlı filmimiz.” 
Cemşit Mahmudi

SPOILER

Polisten saklanmak için bir deliğin içine girmeleri bile sadece sorun çıkarmamak için katlandıkları bir şey. Yakalandıklarında hiç karşı koymadan hemen bir iki gün içinde ülkeyi terk edeceklerini söylüyorlar ve hemen bunun için gerekli işlemleri yapmaya koyuluyorlar. Marona’nın babasının filmin sonundaki tavrının sebebi de aynı, atölyenin sahibi Sabahi’nin kızını istemek için onu ayağına çağırmasını saygısızlık olarak görüyor ve kızının ikinci sınıf görüleceği İran’da değil, her şeye rağmen Afganistan’da evlenmesini istiyor.

Filmin sonu ise benim için en ve hatta tek kötü yanı. Klostrofobik bir insan olarak böyle bir durum benim için en korkunç korku filmine yakışır. 

SPOILER

izlediklerim

0 yorum:

Yorum Gönder