My Brodmann Area 10Dış dünya ile başa çıkmak istiyorsan, insanların yüzünü görmesine izin vermeyeceksin. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız.
moleskine diary etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
moleskine diary etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mart 2017 Çarşamba

Bu Kadar Defterle Ne Yapıyoruz?



Instagram profilim kalabalıklaşmaya başladığında sanırım en çok duyduğum sorulardan biri  “Bu kadar defterle ne yapıyorsunuz?” idi. Biraz soranları terslediğim için, biraz da “çok defteri olan” insanlar birbirimizi bulup bu durumu normalleştirdiğimiz için neyse ki böyle sorular artık çok azaldı. Ya da belki de ben iyimserlik yapıyorum, sadece o soruların yerini “Ne kadar?” ve “Nereden?”ler aldı :).


Ama yine de hem fikir almak için hem de sırf meraktan, içinde hiçbir iğneleyici ton barındırmadan da zaman zaman yöneltilebilecek bir soru bu. “Bu kadar defterle ne yapıyorsunuz?

Renkli Kitap’ın blog yazısında olduğu gibi. Konu sevdiğim biri tarafından açılınca ben de tabii ki üzerime alındım ve kullandığım defterlerim ile ilgili bir yazı yazmak istedim. (Ve yazıya başlayıp aylarca sonunu getiremedim tabii ki.)

Sonuçta evdeki boş defterlere bakıp hepimizin aklından aynı şey geçmiyor mu?

Peki sahi,

Ne yapıyoruz bu defterlerle?

Ben yazıyorum :). Çizim konusunda yeteneksiz olduğum için yazabiliyorum sadece. Farklı konular için farklı defterler tutuyorum ve bu yüzden aynı anda birden fazla defter kullanıyorum. Buna rağmen beğendiğim bir defter gördüğümde, biter korkusu ile aldığım için, kullandığımdan daha çok defterim var aslında. Yani evdeki boş defterlerimin sayısı da oldukça fazla.

Aslında boş değil de, “sırasını bekleyen” demek daha doğru olacak sanırım. Çünkü her ne kadar o an ihtiyacım olmasa da, sırf kapağını beğendiğim için, bir kenarda dursun diye de defter almıyorum. Yeni bir konu için bir deftere başlamaya karar verdiğim sırada elimin altında seçeneklerimin olmasını seviyorum. Ya da belirli bir amaç için kullandığım bir defter bittiğinde yerine hemen başlayacağım yeni bir tanesinin beni beklemesini de. Boş defterler konusunda hiçbirimiz masum değiliz, kabul edelim :).



Gelelim dolu olan defterlere.

Defter tutmanın sınırlaması yok aslında. Ama ilgi alanlarınıza ve kullanım sıklığınıza uygun bir sistem oluşturmak biraz zorlu olabiliyor.



Hani hepimiz mutlaka kurmuşuzdur ya “Bir aralar günlük tutuyordum ama devam edemedim, bıraktım sonra.” cümlesini, kilit bu işte.  Sizi boğmayacak, sıkmayacak bir düzeni olmalı defterlerinizin ve yazmanın. Bu bir keyif işi, keyif almanız önemli, bu nedenle monotonlaştığında ya da zorunluluğa dönüştüğü anda da bırakılmaya mahkûm.

Benim günlük tutma çalışmalarımın başına gelen de bu oluyordu: Yazmaktan sıkılıyordum. Ne yaptım, ne ettim konusunu açsam, günler geçtikten sonra okumak çok sıkıcı geliyordu. Bir yığın dümdüz yazı, atlaya atlaya okuyayım desem gözüme çarpan hiçbir detay ilgimi çekmiyor. Öyle olunca da yazarken yaptığımın çok gereksiz olduğunu hissetmeye başlamıştım. Öyle ya bir gün açıp bakmayacaksam “Bugün sinemaya gittim.” diye tarihe not düşmenin ne anlamı vardı?


Ben de sinemaya gittiğimi ilan etmek yerine hissettiklerimi yazmaya başladım. Hislerim ve düşüncelerim eylemlerden daha önemli çünkü, ilerisi için de değeri var. Böylece “olaylardan” çok “anları” not etmeye başladım. Hem üzerinden vakit geçince okumaya değer de buluyordum böylece.


Bu anı biriktirme konusu bu yıl daha süslü bir hal aldı. Mezun olduktan sonra kalem kağıt ile dilediğimce haşır neşir olamamanın acısını çıkarıyorum sanırım :).  Kesip yapıştırıp süslediğim ayrı bir günlük/ajandam ve tatiller için ayrıca hazırladığım seyahat defterlerim oldu.

Bu defterlerin sayfalarını düzenli olarak blogta paylaşmayı uzun süredir istiyorum. Umarım daha fazla ertelemeden kısa zamanda eyleme de dökeceğim.

Biz asıl konumuza dönelim. Ne diyorduk, ne yapıyoruz bu kadar defterle?

1) Ajandam

2016 ajandam

Sanırım en sadık olduğum defterim bu. Moleskine haftalık ajandalarını kullanıyorum. Sol sayfaya yapılacakları, yaptıklarımı not alıyorum, sağ sayfaya da not almam gereken şeyleri. Not almam gereken şeyler de işte internette gördüğüm bir şeyler, eve gidince çekmem gereken fotoğraflar, uygun bir boşlukta incelerim dediğim konular,bloglar.. vs.

2015 ajandam

Yaptıklarımı not almak da diğer defterlerimi hazırlarken bana çok yardımcı oluyor, “Ben geçen pazartesi ne yapmıştım acaba ya?” diye düşüncelere dalmıyorum.

Hemen hemen her zaman yanımda taşıdığım için de özellikle ofiste not almak için çok işime yarıyor. Bu yıla kadar hep küçük boyunu kullanmıştım ama yetmediği için bu yıl normal boya geçtim.

2017 ajandam

2) Günlüğüm (Anılar)


Böyle bir defteri geçen yıl tutmaya başladım. Kış aylarında oldukça başarılı ilerledim, yazın ipin ucu kaçtı, bir sayfasına bile dokunmadım :).


Sticker, printable ve bantlarla süsleyerek hazırladığım bir günlük bu. O gün yaptıklarımla ilgili bir şeyler yazıyorum.

Geçen yıl defter olarak Moleskine’in cep boy günlük ajandasına başlamıştım, başlayınca da yarım bırakmak istemedim. Aslında uzun zamandır normal boy bir deftere geçmek istiyordum, 2017 için farklı bir defter ve biraz daha farklı bir sistemle ilerlemeye başladım.


Moleskine'in normal boy Minnie Mouse defterini kullanmaya başladım. Bullet Journal ile creative journal karışımı bir defter oldu. Instagram story kısmında yaptıkça paylaşıyorum :), biraz daha devam ettikten sonra bloga da ekleyeceğim.

3) Günlüğüm (Hisler)


Sağdaki kara kaplı defter, benim kara kaplı defterim :). “Normal” günlük bu, yazmak istediğim zaman yazıyorum, daha çok hislerimden oluşuyor, o yüzden de genelde mutsuz ya da kızgınken yazıyorum. Bazen açıp baktığımda sürekli dert, tasa, isyan buluyorum, içim sıkılıyor. Kendi kendime söz veriyorum, mutluyken de yazacağım diye. Olmuyor tabi :).

Olsun bu haliyle bile güzel. Üzerinden zaman geçince “Aman ben de neleri takmışım!” diye düşünebilmek bile aydınlatıcı oluyor.


Yılı geçmiş siyah ya da kırmızı Moleskine günlük ajandalar kullanıyorum, bazen cep boy bazen normal boy, artık hangisi denk gelirse. Ajanda tutmaya çalışıp bırakınca boş kalan defterler bunlar. Tam tüm kızgınlığımı saçarak yazarken sayfayı çeviriyorum ve “Bugün annemle tiyatroya gittik.” gibi bir cümleyle karşılaşıyorum. Sürprizli oluyor.


4) Film Defterim


Bu defteri İstanbul Film Festivali sırasında iki film arasında vakit geçirirken erkek arkadaşım benim için almıştı ve o yüzden film defterim oldu :). İzlemek istediğim filmleri yazıyorum. Bloglarda, gazetelerde görüp de izlerim dediğim filmleri bu defterde topluyorum.

Böylece eskiden sık sık yaptığım gibi “Hani o gangster adamın filmi ile ilgili eleştirilere bakarken aynı yönetmenin başka filmini de görmüştüm de, bunu da izlerim demiştim. O filmin adı neydi ki acaba?” gibi döngülerle uğraşmak zorunda kalmıyorum.

Defter üstteki Leuchtturm 1917 cep boy, çizgisiz.

5) Sinema Defterim

Sinema biletlerini bir süreliğine saklar, sonra atarım. İzlediğim filmleri de bir zaman sonra unuturum. Sinemia kartlarımız da olduğundan beri çok sık sinemaya gitmeye başladık, dolayısıyla sinema, rutinimde baya yer etmeye başladı. Anıların ömürlerini uzatmak için böyle bir sistem geliştirdim, bileti bir sayfaya yapıştırıp yanına da filmle ilgili kısa bir şey yazıyorum. Yazarken beni sıkmayacak kadar kısa, defterimi karıştırıp bakarken o filmi hatırlayabileceğim kadar da uzun.



Defterim de Moleskine Star Wars özel serisi, çizgisiz defter.

6) Kitap Defterim


Aslında bu deftere henüz başlayamadım, tüm notlarım karman çorman duruyor. Toparlayıp bu konu için ayırıp sakladığım Moleskine Küçük Prens özel serisi küçük boy defteri kullanacağım.

Bu da sinema defteri ile aynı mantıkta, sinema defterinden daha çok ihtiyaç duyduğum bir şey ama. Okumak istediğim, alacağım kitapları alakasız yerlere yazıp kaybediyorum, bu defterde derli toplu dursun istiyorum.

7) Her Şey Defterim (Commonplace Book)

Aslında tam olarak bir “Commonplace Book” değil ama bildiğim en yakın tanımı bu. Ben Her Şey Defteri demeyi tercih ediyorum.


Ajandama sığmayacak her not için bu defteri kullanıyorum. Evde ve ofiste sürekli elimin altında duruyor.
Yeni aldığım kalem, mühür mü? Bu defterde deniyorum.
Blog için yazı fikirleri mi? Boş bir sayfa bulup yazıyorum.
Tatil için yemek, gezi, alışveriş önerileri mi? Bu defterde.
Öğle arası okuduğum dergide sevdiğim bir cümle mi? Yine bu deftere.

Daha çok müsvedde defteri gibi de aslında. Buradaki notları gerekliyse daha sonra diğer defterlerime geçiriyorum.



Bu iş içinse Moleskine ve Leuchtturm’lara göre daha ekonomik olan markaları tercih ediyorum. Bu sıralar kullandığım ise mynote çizgili Snoopy defter. Hafif, yumuşak kapağı ile rahat.

8) Kitap Alıntıları


Okuduğum kitapların sayfalarını çizmem, mümkünse hiç yıpratmadan okur kitaplığa kaldırırım :). Sevdiğim bölümlerin sayfalarını telefonuma not alıyorum, sonra oturup kitap defterime yazıyorum.
Uzun süredir bu işi boşlamış olsam da, hali hazırda başlamış olduğum bunun için ayrılmış bir defterim tabi ki var.

Yine Leuchtturm 1917, bu kez çizgili :).  Sayfalarının numaralı olması çok işe yarıyor, Index kısmına hangi kitabın notlarının hangi sayfalar arasında olduğunu yazıyorum. Böylece açıp bakmak daha kolay oluyor.

Bir önceki defterim cep boy bir Moleskine’di, küçük boy defter böyle alıntılar için uygun değil. Bir kitap 20 sayfa tutuyor :).

Defteri karıştırırken daha çok keyif almak adına bundan sonra bu defteri de biraz süsleyerek hazırlayacağım :). En azından başlığı tek bir sayfaya atıp, bantlar ve mühürler ile biraz canlandırabilirim diye düşündüm.

9) Rüya Defteri (Dream Atlas)


Dream Atlas kavramıyla karşılaşmadan çok önce başlamıştım rüya defteri tutmaya. Çocukluğumdan beri çok garip rüyalar görürüm, yazma ihtiyacı kendi kendine oluştu böylece. Hikaye değeri olan rüyalarımı yazıyorum, hatırladığım zaman, yazmak istediğimde.

Bundan sonra Dream Atlas olarak tutmak istiyorum. Dream Atlas'ta her rüya için bir künye oluşturuyorsunuz. Anket doldururcasına, uykunun hangi diliminde gördüğünüzü, neler hissettiğinizi, gerçekçi olup olmadığı gibi detayları yazıp sonra rüyanızı anlatıyorsunuz.


Rüya defterim çok eskiden aldığım bu mavi kumaş kapaklı cep boy Moleskine, Van Gogh özel serisiydi. Evet hala bitmedi :).

10) LEGO defterim


Bu defteri ağbim doğum günümde almıştı :). Ben de Lego defteri yaptım. Yeni minifigür serisi çıktığında mıncıklama rehberi için notları bu deftere alıyorum. Bazen istediğim setler ya da Bricklink'te gördüğüm ürünleri de yazıyorum. Lego ile ilgili yazacağım bir şey varsa bu deftere giriyor yani.


11) Traveler's Notebook


Aslında Traveler's Notebook'u seyahat defteri kategorisine koyabilirdim ama içim elvermedi :). O ayrı bir başlığı hak ediyor. Sahip olduklarım arasında sanırım en özel ve ödediğim paraya en çok değeni.

Blogta kendisinden çokça bahsetmiştim, aşağıdaki linklerden yazılara göz atabilirsiniz:
Midori Traveler’s Notebook - Nedir?
Midori Traveler’s Notebook – Nasıl Aldım?
Traveler's Notebook - Paket Açma & Ekler





Traveler's Notebook ile yaşadığım tek problem var, insert denilen içindeki orijinal defterlerinden bulmakta zorlanmam. Bu yüzden kullanmaya kıyamıyorum :).


Bir defteri yaz tatili için seyahat günlüğü olarak kullanmaya başlamıştım. İki defterim daha kaldı, onları ise seyahat öncesi notlarım ve oradaki günlüğüm olarak kullanacağım.


12) Seyahat Günlüğü (Travel Journal)


Bu defteri özellikle yurt dışı seyahatleri için hazırlamaya karar verdim ve Amsterdam Günlüğü ile başladım -ki hala da bitirebilmiş değilim. Gün gün ne yaptığımızı, öne çıkan aklımda kalan olayları yazıyorum, fotoğraflar ve fişler, biletler gibi efemeraları yapıştırarak. Hazırlaması çok eğlenceli, sonradan bakması da :).



Defterim Moleskine'in Volant Journal serisinden büyük boyu. Boyutu amacı için ideal, yapıştıracak şeyler fazla olunca A4 boyutunda sıkışmış hissediyorum, çizgisiz seçeneğinin olması da tercih sebebim.


Defter ile ilgili blog yazısı şurada:
Moleskine Volant Journal & Seyahat Defteri

13) Fotoğraf fon defterleri


Bunlar ise fotoğraf çekmekten başka işe yaramıyorlar :). Kapakları güzel diye aldığım ama büyük ihtimalle kullanmayacağım defterler. Belki kıyabildiğim zaman not almak için kullanırım.



Sözüme sadık kalabilir miyim bilmiyorum ama tüm bu bahsettiğim defterlerden sayfalar eklemeyi istiyorum bloga. Belki size de fikir verir, ya da benim gibi erteleyip durduğunuz bir dönemde masanın başına tekrar oturmanız için ilham olur :).



135, 136

10 Haziran 2016 Cuma

Moleskine 2017 Ajandaları

735
358
Daha yaz gelmeden 2017 ajandalarını piyasaya sürüp, beni yeni bir karar vermenin eşiğine bırakan Moleskine'e teşekkürlerimle...

18 aylık olan haftalık ajandalar çok daha önceden piyasaya çıkmıştı. 2016 Haziran-2017 Aralık dönemini kapsadığı için mantıklı da tabii. Ama 2017 ajandalarının erken çıkması benim heyecanımı biraz azaltıyor açıkçası. Eylül ya da ekim gibi, gelecek seneyi düşünmeye başladığımız dönemde çıksa daha heyecanlı olacak bence. Ama neyse, böyle de karar vermek ve bedava kargo kampanyalarını beklemek için bolca zamanımız oluyor :).

2017 için çıkan tüm ajanda kapaklarını şu linkten inceleyebilirsiniz: Moleskine 2017 Diaries

Düz renkli kapaklar yine var tabi ki, onlar haricinde 2017'nin limited edition kapakları Peanuts, Batman ve Le Petit Prince olmuş.

Ayrıca bu sene beni ilgilendiren önemli bir değişiklik var ki, Peanuts kapakları deri değil kanvas. 2016'da sadece Küçük Prens serisi böyleydi, önümüzdeki yıl için Peanuts da kanvasa evrilmiş.

Aslında ben kanvas kapaklara karşı biraz ön yargılıydım. Ajandamı sürekli yanımda taşıdığım için başına bir sürü şey geliyor, kanvasın leke tutacağını düşünüyorum. Moleskine'in Creativiy Challenge hediyeleri olarak gönderdiği paket ile bu önyargım biraz kırıldı. O hediyelerin arasında kanvas kapaklı Le Petit Prince ajanda da vardı, canlı canlı elime alınca dokusu ve görünümü çok hoşuma gitti. Accessorize'daki defterlerin kapakları gibi düşünün, sadece ondan daha pürüzsüz ve daha kaliteli.Sanırım kirlenmesini çok da kafaya takmayacağım, defterdeki her kalem boyası her kahve lekesi o yıla ait bir yaşanmışlık sonuçta :).

Yeni ajandaların çıktığını görünce tabi ki hemen haftalık olanların Peanuts kapaklarına baktım. Küçük boyda en sevdiğim Snoopy hali var, kulübesinin üzerinde Red Baron'culuk oynadığı pozu :).

Haftalık Küçük Boy Ajanda Kapağı

Bu yıl küçük boy ajanda kullandım, yanımda sürekli taşıdığım için boyutu ve ağırlığı nedeniyle küçük almıştım ama sanki sayfaları yetmiyor. Önümüzdeki yıl için "Büyük boy mu kullansam acaba?" diye düşünüyordum, kapak desenlerine göre karar verecektim. Peanuts ya da Batman en beğendiğim kapak küçük ya da büyük hangisinde olursa onunla devam ederim diye düşünmüştüm :). Ama tabii ki bu kadar basit olmadı, büyük boy haftalık ajandanın kapağını da çok sevdim :).

Haftalık Büyük Boy Ajanda Kapağı

Bu çizimin kupası da var bende, Peanuts kupalarından en sevdiğim çizim olmuştu.

Önümüzdeki yıl haftalık Moleskine ajandamın yanı sıra, günlük ve anı defterimi birleştirip tek bir defter tutmayı düşünüyorum. Bullet Journal'ın planlama değil de anı biriktirme versiyonu olacak. Tracker sayfalarını da istediğim gibi ayarlayabilmek için düz boş bir defterle başlayacağım.

Aslında geçen yıldan beri Moleskine'in 12 Month Color A Month Planner'ını da çok merak ediyorum. Sayfaları uygun olursa günlük olarak bunları da kullanabilirim. 12 ince kapaklı defterden oluşan bir set bu, her ay için farklı bir renk defter mevcut. 12 defteri bir arada tutan bir de kapağı var.

12 Month Color A Month Planner

Gün içindeki notlarımı almak içinse yine bu yılki gibi haftalık ajandamı kullanacağım. Ne yaptığımı da ajandama yazıyorum, çünkü günlüğümü doldurmaya fırsat bulana kadar çoğu zaman o günlerde neler yaptığımı unutmuş oluyorum. Haftalık ajandama notlar alıp sonra günlüğümü doldurmak en güzeli.

Bu yüzden haftalık ajanda alacağım kesin. Ama şu an için tek sorum kaldı: Cep boyu mu, büyük boy mu?

15 Ocak 2016 Cuma

2016 Ajanda ve Takvim Tercihlerim



Yine geciken bir yazı :).  Videosunu eklemekte geciktim, yazısı daha da geç kaldı.



Bu yıl kullanacağım ajanda ve takvimlerden bahsedeceğim. Yani şimdilik kullanacaklarımdan :). İlerleyen aylarda eklemeler olabilir tabi ki :).

Ajanda/Günlüklerim

Geçen yıl severek kullandığım Moleskine haftalık ajandanın cep boyundan bu yıl için de aldım. Sayfa düzeni ve boyutu benim için çok uygun. Tüm yıl boyunca sıkılmadan severek kullanmıştım.

2015 Ajandam
Ajanda kullanmayı çok beceremiyorum aslında, hem o kadar düzenli bir insan değilim hem de ajanda ile planlayacak bir hayatım yok :). Bu yüzden geleceğe dair yazdığım tek şey aldığım tiyatro ve uçak biletleri oluyor. Bileti aldığım an (uçakta ucuz bilet, tiyatroda güzel koltuk yakalamak için biletlerimi erken alıyorum) ajandamda o güne ait boşluğa saatini yazıyorum. Gerçi artık tiyatronun salonunu da yazacağım, bu sene uçak kaçırmak dışında saat ile ilgili vukuatım olmadı ama tiyatro salonunu karıştırdım. Ben Kadıköy sahnesinden bilet aldım sanırken bizim gideceğimiz oyun Harbiye’de çıkmıştı :).



Durum bu olunca benim ajandam da daha çok günlük tarzında oluyor. Genelde bir iki gün sonra –bazen bir hafta- o güne dair kısa notlar yazıyorum. Kimi günler yazdıklarım biraz daha günlük modunda oluyor, “Bugün çok sıkıldım.”, “Şuraya gittik çok eğlendim.” gibi duygularımı anlatmaya da başlıyorum. Bazı günler ise yazdıklarım:
Ofis
Akşam ev
Film izledik
Yine erken yatamadım.
şeklinde çok mekanik oluyor. Neleri nasıl yazdığım sene içinde değişiyor yani.

Bence zaten günlük/ajanda yazmak da böyle bir şey, size özel bir defter o, içindekiler de size özel. Duruma göre döneme göre değişebilir. Nasıl rahat ediyor, nasıl istiyorsanız öyle olmalı. Kendinizi illa hedeflerimi, planlarımı ya da duygularımı yazacağım diye kısıtlamayın. Zaten öyle olunca insan belli bir süre sonra sıkılıp bırakıyor. Yani ben bırakıyorum :).


2015 ajandam bütün bir sene boyunca doldurabildiğim ilk defter oldu. Çünkü ne yazmam gerektiği ile ilgilenmedim, ne istiyorsam onu yazdım ve sonuçta ortaya ajanda/günlük arası bir şey çıktı. Şimdi geri dönüp baktığımda çok mutlu oluyorum, unuttuğum ufacık detayları hatırlıyorum. İşten gelip annemin mantı yaptığını görmek mesela, ya da Sirkeci’de 2,5TL’ye Stabilo bulduğumuz gün veya sokaktaki kedimin yanıma ilk yanaştığı gün gözüme çarpıyor, hatırlayınca mutlu oluyorum. Ajandamın haftalık çizelge düzenini de bu yüzden daha çok seviyorum, hem lafı fazla uzatmama olanak tanımıyor, hem de notlar daha kolay okunuyor. Uzun uzun günlük tutunca ilerleyen günlerde eski sayfalara göz attığımda bu detaylar gözüme çarpmıyor maalesef, oturup baya okumak gerekiyor.

Ajandanın sağ taraftaki sayfası da boş alan sağlıyor. Buraya o haftaya dair notlar alıyorum. Çizelge kısmına sığmayan detaylar, AliExpress’ten seçtiğim şeyler, Eminönü’nde kartpostal satan dükkanlar gibi. “Bunu unutma!” veya “Buna daha sonra bak!” notları yani.

Bu şekilde kullandığım için geçen yıl ajandamla çok rahat etmiştim. 2016 için de aynısından alacağım belli olmuştu böylece.


Haftalık ajandamı alırken sadece kapağını çok beğendiğim için cep boyu günlük ajandayı da almıştım. Çünkü mavi renkliydi ve kapağında Linus vardı. Defter olarak kullanmayı düşünmüştüm, kitap defterim yapacaktım. Şu an bu kararımdan vazgeçip minik bir günlük olarak doldurmaya başladım bile. O güne dair duygularımı, düşündüklerimi ve yine tabi ki yaptıklarımı kısaca yazıyorum.

2016 Günlük Ajandam
Bunların yanı sıra bu sene için bir de scrapbooking tarzı bir günlük tutma düşüncem var. Ama bu bambaşka bir yazının konusu olmalı bence :), biz şimdi takvimlere geçelim.

Takvim

Yine geçen yıldan belli olup listeme erkenden giren bir de takvimim var.


Bu minik takvimi yine 2015’te kullanmış ve çok sevmiştim. 2016’da kullanmaya da daha geçen yıldan karar vermiştim. Zaten takvimi de yazın aldım :).

167

Amazon’da satılıyor, fiyatı 5$, buradan bakabilirsiniz. Ben aldığım sırada 5 dolar da Türkiye’ye gönderim ücreti vardı. Ben Amerika’dan arkadaşım geleceği için ona gönderdim, o da gelirken getirdi.

358

Takvimi geçen yıl Remzi Kitabevi’nde de görmüştüm, fiyatı 45TL’ydi. Bu sene getirdiler mi fiyatı nedir hiçbir fikrim yok ama.

Takvimim ajandalarım ile de çok uyumlu :):






Minik takvimi çok sevince 2016 için hızımı alamadım ve biraz daha büyük bir masa takvimini de aldım :).



Yine Amazon’dan, fiyatı ise 11.65$. (şurada)



Üst kısmında her gün farklı bir karikatür bandı var. Arkasında da komik sözler, bilgiler veya bulmacalar.

Ofis masama koydum ama kullanışlı diye değil, sevimli olduğu için hep gözümün önünde dursun diye. Her güne ayrı bir sayfa ayrıldığı için çok pratik değil aslında, ofiste aylık takvimler daha kullanışlı oluyor. Bunun için ise National Geographic’in Aralık sayısı ile birlikte verdiği masa takvimini kullanıyorum.

Hem her ay için güzel fotoğraflar oluyor hem de tüm ayı, geçmiş ve gelecek ayı da görebiliyorum. Ofis için ideal yani :).



Bir de kafileme sonradan katmayı alışkanlık edinebileceğim bir takvim var, İletişim Yayınları Edebiyat Takvimi. Geçen yıl da Ocak ayının sonunda almıştım, bu sene alıp almayacağıma henüz karar vermedim ama birkaç ay sonra da alabilirim.



Eskiden duvara asılan Saatli Maarif Takvimleri gibi, bu masada duruyor ve ana teması edebiyat. Ön sayfasında geçmiş yıllarda o gün olan olaylar yer alıyor. Arka sayfa da ise alıntılar ve arkası yarın bir hikaye. Her gün yaprağını koparapı takip etmek gerçekten çok keyifli ama ben geçtiğimiz yıl ipin ucunu baya bir kaçırdım. Okumadığım hatta bakmadığım koca bir tomar takvim yaprağı kaldı ve bunları bitirmeden 2016 için olanı almak istemiyorum :).

Sizin ajanda ve takvim tercihleriniz neler oluyor? Ne tür şeylerden hoşlanıyorsunuz? Yorum bırakırsanız çok sevinirim :).