22 Temmuz 2015 Çarşamba

Bana deniz verin / Assos



Tatil için çalışıyoruz, hatta biraz da tatil için yaşıyoruz. Sabah erkenden kalkıp işe gelmekle başlayan bu koşuşturmanın içinde, benim daha mayıs ayında “denize giremezse fenalaşacak” hastalığım nüksediyor ve semptomlarını hissetmeye başlıyorum.

Bu sene de çok vakit kaybetmeden denize girebilmek benim için çok önemli bir mesele halini almıştı :). Çalıştığım şirkette toplu yıllık izin uygulaması olduğundan 6 Temmuz haftası izinli olacaktım. Arabasız olacağımız ve temiz deniz takıntımız olduğu için Assos’u seçtik ve annem ve bir arkadaşı ile birlikte Pazar sabahın köründe yola çıktık.

Assos’un en yakınına giden firma Truva diye duyduğumuz için bu firmayı tercih ettik ama otobüsleri çok duruyor. Firmanın her ofisinde durup varsa yolcu alıyor, halk otobüsü gibi sürekli birileri inip biniyor. Bu yüzden yol baya uzun sürdü, fenalık geçirmek mümkün. Erken çıktığımız için ben yol boyunca uyudum o yüzden çok etkilenmedim :). Otobüsten Ayvacık’ta iniliyor, burada taksiler ve Assos antik kente, Behramkale’ye ve Kadırga Koyu’na giden minibüsler var.

167

Biz Assos Kervansaray’da kaldık, antik limanda eski bir palamut deposundan bozma taş bir bina. Önünde iskelesi var, zaten bu koyda kum bir plaj yok, kayalık. Bu nedenle de deniz harika, çok temiz, derin ve serin. Ben zaten serin deniz severim, Assos da çok soğuk değildi. (Bodrum’dan biraz daha soğuk, Bozcaada’dan daha sıcak buldum :))


Bina otel olarak tasarlanmadığı için odalar oldukça küçük. İnternet sitesindeki fotoğraflara çok da kanmayın, standart odalar daha küçük, balkonları da yok. Balkon olmaması biraz sıkıcı ama küçük bir otel olduğu için kalabalık değil, restoranında ya da otelin önündeki masalarda istediğiniz gibi oturabilirsiniz. Otel yarım pansiyon, sabah kahvaltılarını ben çok beğendim. Çeşit çeşit lezzetli peynirler vardı, salam, sucuk, omlet tarzı şeyler çok başarılı değildi ama simit-peynir-domates olduğu sürece kahvaltı benim için yeterli :). Öğlen klasik plaj atıştırmalıklarından alabilirsiniz, ama onlar da çok başarılı değil karın doyurmak için idare eder sadece. Ben kahvaltıda o kadar çok yiyordum ki öğlen bir şeyler yiyecek kadar acıkmadım hiç, dondurma ile günüm geçiyordu. Harika bir dondurmacı var Assos’ta Yahya Usta denememezlik etmeyin, bence Cunda’daki dondurmalardan çok daha güzel.


Otelde akşam yemeği ise biraz sıkıntı, her akşam değişen mezeler ve ara sıcaklar oluyor, onun haricinde ana yemek hep aynı: köfte, tavuk ızgara, çipura, levrek veya mezgit. Ben çok yemek arayan biri değilimdir, her gün balık da yiyebilirim, bu nedenle benim için sıkıntı değildi ama özellikle uzun kalacaksanız yemek durumunu göz önünde bulundurun çünkü Assos çok küçük bir yer etrafta da yemek açısından fazla alternatifiniz yok, Behramkale veya Kadırga Koyu’na gitmeniz gerekebilir.

424

Denizin tertemiz olması, Assos’un tenhalığı ve sakinliği, otelin temiz, çalışanlarının ilgili ve saygılı olması bizim bu tatilden beklentilerimizi karşılıyordu, çok memnun kaldık. Gelecek yıllarda mutlaka tekrar gideceğiz, zaten Assos’tan Perşembe günü ayrılıp Ayvalık’a geçecektik, Assos’u bir gece uzatıp Ayvalık’a Cuma akşamı geçtik.

Cuma gününü Assos’ta denize girerek geçirip Ayvalık’a geçmekle çok doğru bir karar vermişiz zaten ben Ayvalık denizini pek beğenmedim. Tatilden anladığım yüzmek olduğu için o kadar yolu gitmişken Ayvalık’ta değil Assos’ta kalırım. Ama tercihiniz kumluk ve daha sıcak bir denizse o zaman sizin için Ayvalık-Cunda daha uygun. Tatilimizin bu kısmından çok bahsetmeyeceğim, evet Ayvalık da Cunda da çok şirin yerler ama gittim, gördüm, bir daha gideceğimi sanmıyorum, klasik bir tatil beldesi zaten. Bozcaada varken Ayvalık da Cunda da çok fazla kalbimi çelemedi açıkçası :).


0 yorum:

Yorum Gönder