You say I have no power? Perhaps you speak truly...
But you say that DREAMS have no power here?
TEll me, Lucifer Morningstar...
Ask yourselves, all of you...
What power would HELL have, if those here imprisoned were not able to DREAM of HEAVEN?
Takipçi, kütüphanecilik sermayedarı, iskonto analiz uzmanı, kırtasiye düzenleyicisi, temel yağ karıştırıcısı, tarif dağıtıcısı, arzuhalci ve kimya mühendisi...........................................
1893 yılı kasım ayında bir perşembe sabahı Seçil, Hüsnü Paşazade Efendi Oteli'nde her zamanki masasına yerleşti ve garsondan kendisine bir gazete, çizme için kereta, Tevrat, bir ölçek sirke, iğnelik ve arpa şekerlemesi getirmesini istedi.
Garsonun bu sıradışı isteği reddetmesi üzerine, Seçil'in yüzü sessiz gözyaşları arasında kayboldu. "Tamam efendim," dedi, "dürüst bir insanı felakete mahkum ettiniz." Ardından bir taksi çağırdı ve şoföre, kendisini Eiffel Kulesi'ne götürmesini söylediği duyuldu. Kendisi, elbette ki, bir daha görülmedi; ancak küpesinin teki, Birinci Dünya Savaşı'nın 13. günü Ege Denizi'nde yakalanan on üç kiloluk bir mersinbalığının midesinden çıktı.
0 yorum:
Yorum Gönder