12 Haziran 2010 Cumartesi

Çocuğumu özledim...

yeni bir ayakkabı alırsın. 34. kutuyu da koyarsın odana diğer 33 ünün yanına.
iyi gelmez.
evcil hayvan alırsın. ama grip olursun, yanına yaklaşamazsın.
iyi gelmez.
saçlarını değiştirirsin. artık değiştirilecek birşey kalmamıştır gerçi, herşeyi denedikten sonra.
iyi gelmez.
sadece o iyi gelir. gelir ve sana sarılır. anlar birşeylerin ters olduğunu. yanağına bir öpücük kondurur.
ama ya o da uzaktaysa artık?

aklında iki resim vardır.

sen ağlarken pijamalarıyla kucağına oturur.
- yeçisim yooldu sana?
uykusundan alıkonmuştur, sütünü içmiş dişlerini fırçalamıştır. annesi yatırıp üzerini örtmüştür. ama kalkar yatağından, gelir sana. çünkü anlar birşeylerin ters olduğunu.
yanağına bir öpücük kondurur.
iyi gelir.

annenin kocaman yatağında sağa sola dönerken gelir ya da.
- o zaman ben burada oynayayım sen uyu istersen yeçisim
karanlığı sevmez, karanlıktan korkar. ama o karanlık odada yanına yatar. yastığına koyar kafasını, çünkü anlar birşeylerin ters olduğunu.
yanağına bir öpücük kondurur.
iyi gelir.

çünkü o bağımsıztır. saftır. elastiktir. uyum sağlar.
seni sorgulamaz.
akıl vermez.
sadece sever.
o anda ihtiyacın olan tam da budur. sadece odur.
sağa da dönsen sola da dönsen yanında olduğunu bilirsin.
seni anlamayacaktır belki ama bu önemli değildir.
o anda seni hiç kimse anlayamayacaktır zaten.
ihtiyacın olan tek şey yanağına kondurulacak bir öpücüktür, birinin her zaman yanında olduğunu hissetmektir.
o zaman ıslak gözlerinle gülersin.
o da güler.

aranızdaki fark budur işte.
o takla atarken kafasının üzerinde durur.
canı acımaz.
aynı hareketi sen yap.
boynunu kırarsın.

167, 135

0 yorum:

Yorum Gönder