13 Nisan 2016 Çarşamba

Postcrossing II / Kart Atmak



Postcrossing’in amacı birilerine kart gönderip birilerinden kart almak, ben de tabii ki bunun için katılmıştım. Ama heyecanla ilk adreslerimi alıp da iş kart göndermeye geldiğinde kendimi “Ee nasıl olacak şimdi?” diye düşünürken buldum. Meğer ilkokulda kart atmayı, mektup yazmayı öğrenmek ne önemliymiş, öğrenince bir de unutmamak gerekiyormuş tabii :).

Tabi aslında düşününce çok da zor bir şey değil, kart yazıp gönderecekseniz. Ama eyleme geçmeye kalkışınca insanın aklına bir sürü soru takılıyor:
Ne yazacağım?
Kartı zarfa mı koymam gerek?
PTT’ye gidip “Kart atacağım.” dediğimde suratıma garip garip bakacaklar mı?

Hayır bakmayacaklar :).
Ama biz yine de sorulara başından başlayalım.

Ne yazmalıyım?

Posta kartının arkasında yazılacak fazla bir alan yok ama yine de insan bazen gaza gelip tüm boşlukları doldurabiliyor, bazen de elinde kalem öylece kalakalıyor.

En kolayı kısaca kendinden bahsedebilir, nerede yaşadığın, ne okuduğun, nerede çalıştığın gibi detayları yazabilirsin.

Ama birden fazla kart hazırlamaya başlayınca sürekli aynı cümleleri yazmak da insanı sıkıyor. Çünkü bir süre sonra her kart “Ben Seçil. İstanbul’da yaşıyorum.”a dönüyor.

Ben o yüzden öncelikle adresini aldığım kişinin profil sayfasına bakıyorum.
Çoğu kullanıcı profilinde kendinden ve nelerden hoşlandığından bahsediyor. Ben genelde bunlardan yola çıkarak bir şeyler yazıyorum.



Ama burada unutmamanız gereken bir şey var ki, insanların Postcrossing’e katılma nedenlerinden biri de farklı ülkelerden farklı insanlar tanımak. Bu yüzden profillerinde bahsettikleri bir konu üzerine yazacaksan bunu kendinle ilgili bir şeye bağlamak daha ilgi çekici olacaktır.
Mesela kedileri çok sevdiğinden bahseden birine,
“Kedi seviyor olman ne kadar güzel.” yerine,
“Ben de kedileri çok seviyorum ama annem sahiplenmemize izin vermiyor.” yazıyorum.


Kartlara sevdiğin bir sözü yazmak da çok popüler. Hatta bazı üyeler kendi dilinde bir şeyler yazmanı da isteyebiliyor. Ben de bazen Türkçe bir söz ve İngilizce karşılığını yazıyorum, bazen ise kartta yazacağım bir cümleyi Türkçe olarak yazıp Google Translate ile şanslarını denemelerini bekliyorum :).



Bazı profillerde ise ya hiçbir şey yazmıyor, ya da benim ilgimi çeken bir şey olmuyor. O zaman da açıkçası aklıma ne gelirse onu yazıyorum :), ama yazdıklarım o anki ruh halime göre de değişiyor tabi ki. Mesela bir kartta Lego minifigures ve Momiji koleksiyonu yaptığımdan, başka birinde tüm aile aynı apartmanda yaşadığımızdan, birinde Eminönü ve Sirkeci’den ve buralarda vakit geçirmeyi sevdiğimden bahsediyorum.
Postcrossing.com’da neler yazılabileceğine dair güzel fikirler var, buradan da yardım alabilirsin.


Unutma, her karta adını, yaşını ve yaşadığın şehri yazarak başlamak zorunda değilsin.
“Hello!
Did you know Grand Bazaar is one of the oldest and largest markets in the world?”
gibi bir kart bile atabilirsin :).



Sana gelen kartta neler yazması seni mutlu eder bunu düşünmek yeterli bence.

İngilizce bilmek gerekiyor mu?

Evet :). Sitede kullanılan dil İngilizce, ancak adresini aldığın kişi profilinde başka dilleri de bildiğini belirtmişse bunları kullanarak da yazabilirsin. Ama genellikle kart atarken de kullanacağın dil İngilizce olacak.

İngilizcenin çok da iyi olması elzem değil ama, mektup arkadaşlığı gibi yoğun bir muhabbet kurmayacaksın sonuçta. Eğer senin için önemli olan üzerinde yazanlar değil de sadece farklı kartlar almaksa, fazla İngilizce bilmeden de Postcrossing’e katılabilirsin. Her karta yazacağın birkaç şablon cümlen olur ve bunları yazıp gönderirsin. Tüm kartlarda hemen hemen aynı şeylerden bahsetmen de problem olmayacaktır, sonuçta hepsi farklı kişilere gidecek. Sana gelen kartları anlamak için de Google Translate’den yardım alabilirsin.

Ne yazacağına karar verdin, yazdın da, sonrasında dikkat etmen gereken çok az şey kaldı.


  • Alıcı adresi okunaklı olmalı.

Kartın sahibine ulaşmasını zorlaştırmamak için adresi okunaklı bir biçimde yaz. Eğer zorlanacaksan Postcrosing.Com’dan adresin çıktısını alıp, keserek karta yapıştırabilirsin.

  • Postcard ID’yi yazmayı unutma.

Yoksa kartının gittiğini nasıl anlayacaksın? :) Kartta herhangi bir boşluğa yazabilirsin, neresi olduğu önemli değil. Görünür ve okunaklı olsun yeter.

Kartın neredeyse hazır. Sıra geldi pullara.

Pullar

Postcrossing katılımcıları için kartlar kadar önemli bir şey daha var ki pullar. Birkaç kart aldıktan sonra sen de fark edeceksin, kartın ön yüzüne bakıp arkasını çevirdikten sonra ilk yapılan şey pullara bakmak oluyor :). Bu yüzden kartın üzerinde en azından bir tane pul olması önemli.

Yani ZARF KULLANMA. Kartın üzerine pul yapıştırıp göndermelisin.

Pulları postaneden alabilirsin, ben PTT’nin https://www.filateli.gov.tr adresinden beğendiğim pulları seçip toplu olarak almıştım.

167


Yurtdışına kart gönderim ücreti 2,80TL. Bu ücreti karşılayacak tutarda pul yapıştırabilirsin, daha az ya da daha fazla olması da sorun değil.

Ben beğendiğim pullardan bir ya da iki tane yapıştırıyorum, tutarı fazla da olabiliyor az da. Eğer 2,8TL’den daha düşük tutarda pul yapıştırırsan PTT görevlisi aradaki farkı hesaplıyor, ödüyorsun ve kartın üzerine bir mühür vurup öyle gönderiyor.

Pulların da kartlar kadar mutlu edici etkisi var. Profilimde Star Wars’u sevdiğimi yazdığım için İngiltere’den bana kart gönderen biri Princess Leila’lı bir pul yapıştırmıştı :). Gördüğümde çok sevinmiştim. Kartın üzerinde ne vardı hatırlamıyorum ama üzerindeki favori pulum oldu :).


Pulları da yapıştırdıktan sonra kartın atılmaya hazır. Umarım buradaki detaylar işine yarar ama zaten kart gönderip aldıkça kendi sistemini ve alışkanlıklarını oluşturacaksın zaten.

HAPPY POSTCROSSING!

2 yorum:

  1. Gerçekten çok güzelmiş bu posta işi :) Ben arkadaşlarımla ara sıra hala mektuplaşan biri olarak bayıldım buna, siteye girip bakacağım. Bloguna da bayıldım gerçekten ve de aliexpressten sipariş listemi oluşturdum bile :)

    YanıtlaSil