Bu hafta sinema programım biraz sakin geçti ama İftarlık Gazoz öyle güzel bir izlenim bıraktı ki bende yeterli de oldu zaten. Filmle ilgili eleştirilerim var ama bunların kaynağı memnuniyetsizlikten çok filmin benim için kusursuz olmasını istemem. Sinemada mutlaka izleyin, bilet parasının her kuruşuna değecektir. Böyle filmlerin gişe başarısını çok önemsiyorum ben, internette ya da televizyonda izlemenin tercih edilmemesi gereken filmlerden biri İftarlık Gazoz.
Filmin konusunu mutlaka duymuşsunuzdur. Yönetmeninin Dondurmam Gaymak’ın yönetmeni Yüksel Aksu olduğunu da. İftarlık Gazoz, Dondurmam Gaymak’a göre biraz daha söyleyecek sözü olan bir film olmuş. 70’lerdeki sağ-sol çatışmalarının, 80’lerdeki ölüm oruçlarına vardığı bir akış izliyor. Politik kısmı biraz arka planda kalırken Ege kasabasındaki gazozcu ile çırağını, kırk yıl öncesinin yüzde tebessüm bırakan yaşamını izliyoruz.
450 |
453 |
Berat Efe Parlar ise parlıyor. Çok sevimli, çok sahici. Yorgunluk, kafa karışıklığı gibi aslında çok sade gösterilecek duyguları o kadar güzel oynamış ki.
Alt metni çok sağlam, eğlencesinin yanı sıra çok dolu bir filmdi. İzlediğiniz zaman da Cem Yılmaz’ın oyunculuğu dışında filmin ve filmin konusunun şu dönemde reklamının neden pek fazla yapılmadığını da anlayacaksınız, sırf bu nedenle bile izlemeye değer.
Benim filmle ilgili tek sıkıntım biraz çift taraflı ilerlemesi oldu. Giriş ve sonuç farklı bir film, ortadaki sevimli Ege kasabasında eski zamanların özlem duyulan anlarına dair olaylar –yani filmin kendisi- ise farklı bir film.
Aslında yazının buradan sonrası baya spoiler içerecek, filmi izlemediyseniz devam etmeyebilirsiniz. Ama filme mutlaka gidin, izlemiş olduğum için çok mutluyum ben, izlerken de çok güzel vakit geçirdim.
Gelelim filmin bu ikili haline. Ben politik, sonra sevimlilik üzerine sevimlilik, sonra da vurucu politik son ile ağlatma formülünden çok hoşlanmadım. Aslında bir çocuğun din ve siyasi düzene dair kafa karışıklıkları çok güzel ilerliyordu. Ramazan aylarının ve oruç ile ölüm orucunun birbirine bağlanması da çok akıllıcaydı. Ama sonundaki dram bana biraz abartı geldi. Babam ve Oğlum’un popülerliğine özenip finali gereğinden fazla ağdalı bir hale getirmişler bence. Biraz daha kısa olsaydı (Cenaze sahnelerine çok gerek yoktu bence, Adem’in zafer işaretiyle bitebilir, Hasan’ın ölmediği bundan biraz önce gösterilebilirdi. ), aslında çok daha vurucu olurdu. Gereksiz bulduğum sahneler tüm filmlerde beni konudan çok soğutuyor, animasyon kısımları da biraz kalitesiz ve gereksizdi bence.
Ancak bunlar çok beğendiğim bir film keşke mükemmel olsaydı diye düşündüğüm şeyler. Bu haliyle bile ben İftarlık Gazoz’u çok çok beğendim, defalarca izleyebileceğim filmler arasına girdi bile :).
Dün izledim ve hala etkisinden kurtulamadım :(
YanıtlaSilZaten bu ay ağlamakla geçti, Oscar'a kadar filmleri izleyeceğim diye kendimi hırpaladım :D. İftarlık Gazoz, Room, Danish Girl :(
Sil