Hachikom ile tanışın.
Yaz aylarında Instagramda karşılaştıysak zaten tanışmışsınızdır. Hachiko ismini almadan önce (adını magicccat koydu:) ) ben sabahın köründe servis beklerken caddenin karşısındaki parktan koşarak yanıma gelmişti. Yüzüme bakıp bağırdı, sevmek için elimi uzattığımda da önce atarlandı sonra sesini çıkarmadı :). Yanıma oturdu, o miyavladı ben onun başını sevdim.
Sonraki sabah servis beklediğim köşeye çıktığımda yine koşarak yanıma geldi. Ondan sonraki sabah da. Geldiğinde “Maooaav” diye bağırıyor sonra ben servise binene kadar yanımda duruyordu. Ben de ona peynir, süt vermeye başlamıştım. Bir iki gün kayboluyor sonra yine çıkıp geliyordu.
Bir süre sonra akşamları da beni karşılamaya başladı. Zaten gün içinde de bizim apartman kapısının yanındaki berberin önünde takılıyordu. Ben de bu sürede süt vermemin çok da iyi bir şey olmadığını öğrenip yaş mama almaya başladım. Tostik ve tombalak olduğu için kavanoz daha elimdeyken yemeye başlıyordu :).
Cana yakın, sevimli bir çocuktu. Karşı apartmandaki komşularımızdan da onu besleyenler vardı. Bizim evin önüne kurulup geleni geçeni izler, karşı apartmanın kapısı açıldığında kimin çıktığına odaklanırdı. Bazen ben akşam geldiğimde ortalıkta görünmezdi, ağbimden alırdım haberini. “Seninki kasabın önünde kendini sevdiriyordu.”
Tanışmamızdan biraz sonra çocukları çıktı ortaya. Yavrular oynarken o yine bizim kaldırıma ana kraliçe gibi kurulur, etrafı izlerdi.
Önce bir yavrusunu araba ezdi. Sonra diğer yavruları kayboldu. Son kalan yavruyu da bir çocuk evine götürdü. Hachiko sakinleşti. Öyle boş boş etrafa bakmaya başlamıştı, sanki dalıp gidiyordu.
Tatile gidip geldim, koltuğunda yatıyordu, kalkıp yanıma gelmedi. Sevmek için yanına gittim yüzüme bile bakmadı, kafasını çevirip yattı. Birkaç gün trip attı bana, ya da bana öyle geldi.
Sonra karnı yeniden şişmeye başladı. Bu kadar çabuk hamile kalması kafamızı karıştırdı, ben yaş mamalar fazla geldiği için iyice tombalaklaştı diye düşünüyordum. Bir gün o mamasını hapur hupur yerken ben de karnını güzelce yokladım, hamileydi :).
Sonra yavruları doğuracak mekan bakmaya başladı. Akşam eve geldiğimde beni her karşıladığında onu içeri çağırıyordum, gelmiyordu. Kapıdan içeri bakıp geri dönüyordu. “Tamam bekle beni mama getireceğim.” diyordum, döndüğümde kapının yanında oturmuş beni bekliyor olurdu :). Hamileyken yine çağırdım, bu sefer ilk defa apartmanın içine girdi. Merdivenin altına baktı biraz, kömürlüğün kapısını kolaçan etti, beğenmeyip çıktı :).
Doğum sırasında ortadan kayboldu. Birkaç gün aradık bulamadık Hachiko’yu. Karşıdaki manavın altına bir kedinin yavruladığı anlaşıldı, bizim Hachiko olduğunu düşündük. Annem gidip baktı, değilmiş. Bizim kedi karşı apartmanın kömürlüğünden çıktı :). Bu sefer yavrularını uzun süre çıkarmadı dışarı, karşı komşular kömürlüğe mama ve süt indiriyordu. Hachiko ise kapıdan çıkan birini gördüğünde dışarı çıkıyor, yine bizim evin önünde takılıyordu. Ama gözü hep karşı apartmanın kapısında. Nefes almadan yuttuğu yaş mamayı yerken bile karşı apartmanın önündeki en ufak bir hareketlilikte kafayı kaldırıp dikkat kesiliyordu. İçeri girme vakti geldiğinde de oralarda dolanıp kapının açılmasını bekliyordu. Bir iki kere akşam Hachiko için geç bir saatte onu kapının önünde otururken bulmuştum. Apartmana son gireni kaçırmış, dışarıda kalmış oluyordu. Komşu teyzemin ziline basıp kapıyı açtırıyordum, Hachiko 10 saniye içinde gözden kayıp.
Sonra Hachiko tamamen kayboldu. Günlerce çıkmadı ortaya. Komşu teyzemin oğlu kömürlüğe indi, geride tek yavrusu kalmıştı.
Kediler öleceklerini anladığı zaman kendini göstermezmiş, annem öyle söyledi. Saklanırmış bir yere, bulunmazmış. Ben gezmeye gittiğini düşündüm uzun süre, bir sabah kapıdan çıkacaktım, köşede servis beklerken koşarak yanıma gelecekti.
Hachiko hiç gelmedi.
167 |